Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu, Türk milletinin tarihi bir dönüm noktası olan 29 Ekim 1923 tarihinde gerçekleşen olağanüstü bir olaydır. Cumhuriyetin ilanı, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğindeki Türk Kurtuluş Savaşı sırasında gelişen ve Türk toplumunun çağdaşlaşmasını hedefleyen büyük bir devrimci hareketin parçasıdır.
Osmanlı’dan Cumhuriyete
Osmanlı İmparatorluğu, 1876 yılına kadar mutlak monarşi ile yönetilmiş ve padişahın mutlak egemenliği altında bulunmuştur. Ancak Tanzimat dönemi ile birlikte cumhuriyet düşüncesi yavaşça ortaya çıkmışsa da, Osmanlı aydınları meşrutiyetin kurulmasını yeterli bir adım olarak görmüş ve daha ileri adımlar talep etmemişlerdir. Osmanlı İmparatorluğu, 1876-1878 ve 1908-1918 yılları arasında meşruti monarşi ile yönetilmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılması ve I. Dünya Savaşı sonrası Mustafa Kemal Paşa’nın liderliğinde başlatılan Türk Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ilk yıllarından itibaren, halk iradesinin yönetimde egemen olacağı açıkça ilan edilmiştir. Erzurum Kongresi sonrasında yayımlanan bildiride, “Ulusal Kuvvetleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır” maddesi, bu anlayışın açık bir ifadesidir.
Büyük Millet Meclisi ve Ulusal İrade
Türk Kurtuluş Savaşı sırasında, Türk milletinin ulusal iradesini temsil edecek bir meclis kurulması gerekliliği doğmuştur. İstanbul işgal edildiğinde Mebusan Meclisi dağıldı, ancak Ankara’da “Büyük Millet Meclisi” adıyla yeni bir meclis kuruldu. Bu meclis, olağanüstü yetkilerle donatılmış ve başkanı aynı zamanda hükümet ve devlet başkanı olarak kabul edilmiştir.
Ulusal Egemenliğin İlanı
Meclis, 1921’de kabul ettiği “Teşkilat-ı Esasiye Kanunu” ile egemenliğin Türk milletine ait olduğunu ilan etmiştir. Ancak, devletin yönetim şekli ve başkenti hala belirlenmemiştir. Mustafa Kemal’in liderliği altında, yeni bir anayasa tasarısı hazırlığı başlatılmıştır.
Yeni anayasa tasarısı, mevcut anayasanın ulusal iradenin Türk milletine ait olduğunu onaylamış, ancak devletin yönetim şeklini ve başkentini belirtmemiştir. Ancak, Ekim 1923’te alınan bir yasa ile Ankara devletin başkenti olarak ilan edilmiştir, bu da Cumhuriyetin ilanı için bir adım olarak kabul edilmiştir.
Cumhuriyetin İlanı
Meclisin yeni bir hükümet oluşturmak için karar alamadığı ve hükümet bunalımı yaşandığı bir dönemde, Mustafa Kemal Paşa tarafından cumhuriyetin ilanı önerildi. Halk Fırkası Grubu toplandı ve bu öneri kabul edildi. 29 Ekim 1923 sabahı, meclis toplantısında kabul edilen bir kanun tasarısı ile Türkiye Cumhuriyeti ilan edildi.
Cumhuriyetin Getirdiği Değişiklikler
Yeni anayasa, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti olarak Ankara’yı belirledi ve cumhurbaşkanlığı makamını oluşturdu. Türk milletinin egemenliğini temsil eden meclis, cumhurbaşkanını kendi üyeleri arasından seçme yetkisine sahipti.
Cumhuriyetin ilanı, Türkiye’nin hukuki ve siyasi yapısını kökten değiştirmiş ve Türk toplumunu çağdaşlaşma yolunda önemli bir adım atmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, laik, demokratik, ve çağdaş bir devlet olarak yoluna devam etmiştir.
29 Ekim 1923, Türk milletinin ulusal egemenliğini ilan ettiği, modern bir cumhuriyetin doğduğu, ve tarihi bir dönemin sona erdiği gündür. Türkiye Cumhuriyeti, bu tarihi olayın ardından çağdaş bir toplum olma yolunda büyük adımlar atmıştır. Cumhuriyetin 100.yaşına geldiği bugünlerde vatanımızın kurucusu ve Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e sonsuz sevgi ve saygılarımızı gönderiyoruz.
” Atatürk ve İnönü ” hakkında ki yazımıza da buradan ulaşabilirsiniz.