Yılın son günlerinde vizyona giren ”Napolyon” filmi, izleyicileri tarihin önemli bir dönemine götürerek, Fransız İmparatoru Napolyon Bonapart’ın hayatına odaklıyor. Ridley Scott‘un yönettiği bu filmle birlikte, dünya tarihinde iz bırakan bu büyük komutanın yaşamı bir kez daha merak konusu oldu. Avrupa’nın kaderini etkileyen savaşları ve getirdiği reformlarla tarihe damgasını vuran Napolyon Bonapart’ın hayat hikayesi, sadece askeri dehalarıyla değil, aynı zamanda politik ve sosyal etkileriyle de dikkat çekiyor. Bu yazımızda, ”Napolyon” filmi vesilesiyle, Avrupa’nın tarihini değiştiren bu önemli liderin yaşamına kısa bir bakış atacağız.
Napolyon Bonapart (Fransızca: Napoléon Bonaparte; İtalyanca: Napoleone Bonaparte) veya I. Napolyon olarak da bilinen Napolyon, 15 Ağustos 1769’da Korsika’da doğdu ve 5 Mayıs 1821’de Saint Helena Adası’nda yaşamını yitirdi. Fransız asker, politikacı ve 1804-1814 yılları arasında (ve 1815’te kısa süreliğine) Fransa İmparatoru olarak görev yaptı.
Napolyon, Fransız Devrim Savaşları ve Napolyon Savaşları dönemlerinde sadece Fransa’ya değil, tüm Avrupa’ya liderlik etti. Katıldığı savaşlarda çoğu zaman galip gelerek 1815’teki nihai yenilgisine kadar hızla Avrupa kıtasının kontrolünü ele geçirdi. Napolyon, tarihteki en önemli komutanlardan biri olarak kabul edilir ve savaşları dünyanın dört bir yanındaki askeri okullarda ders olarak okutulur. Aynı zamanda Avrupa tarihinin en ünlü ve tartışmalı siyasi figürlerinden biridir.
Napolyon, devlet adamı olarak Fransa ve Avrupa genelinde büyük liberal reformlar uyguladı. Hükümeti sırasında halk eğitim sistemi kurdu, feodalizmin kalıntılarını ortadan kaldırdı, Yahudi ve diğer dini azınlıkları özgürleştirdi, orta sınıfın yasalar önünde eşitliğini sağladı ve dini otoritelere karşı devletin gücünü merkezileştirdi. En kalıcı hukuki başarılarından biri, dünyadaki birçok hukuk sisteminde uygulanan Napolyon Kanunları‘nı hazırlatmasıdır.
Napolyon’un hayatı, askeri başarıları ve politik etkisi genç yaşta başladı. Fransız Devrimi’nin başlangıcında topçu subayı olarak görev yaparken devrimi destekledi ve Fransa’ya yayılmasına katkıda bulundu. İlk önemli görevi, Paris çetelerini yenerek Fransız hükümetini çöküşten kurtarmak oldu. 1796’da, sadece 26 yaşında iken İtalya seferi için Fransız ordusunun komutanlığına getirildi ve elde ettiği zaferlerle Avrupa’da ünlendi.
Napolyon’un hükümete yükselişi, 18 Brumaire Darbesi ile Direktuvar’ın çöküşü ve Konsüllük idaresinin kurulmasıyla gerçekleşti. Konsül olarak atanan Napolyon, Avrupa’daki siyasi etkisini arttırarak Fransa İmparatoru ilan edildi. Ancak, Kıta Ablukası’nı genişletmek amacıyla başlattığı İber Yarımadası’nın işgali ve İspanya’ya kardeşi Joseph Bonaparte’ı kral ilan etmesi, İspanyol Bağımsızlık Savaşı’nı tetikledi. Bu süreçte Avusturya da Fransızlara karşı mücadeleye başladı.
1812’de Rusya’ya düzenlenen sefer, Napolyon’un en büyük felaketi oldu. Rusya’da yaşanan gerileme ve diğer Avrupa güçlerinin birleşmesi, Leipzig Muharebesi’nde Napolyon’u yenilgiye uğrattı. 1814’te Paris’e saldırı ve ardından yapılan Schönbrunn Antlaşması, Napolyon’u tahttan feragat etmeye zorladı. Ancak, 1815’te Elba adasından kaçarak Fransa’ya döndü ve Waterloo Muharebesi’nde kesin bir yenilgiye uğradı. İngilizlere teslim olup Saint Helena Adası’nda sürgüne gönderildi.
Napolyon’un ölümü, 1821 yılında Saint Helena Adası’nda mide kanserinden kaynaklandı. Cenazesi Paris’e getirilerek Les Invalides’e defnedildi. Ölümü, tüm Avrupa’da büyük bir şok ve üzüntüyle karşılandı. Bugün hala, Napolyon Bonapart’ın hayatı ve etkisi tarihi bir zenginlik olarak değerlendirilmektedir.
Melankolik ve içsel çatışmalara odaklanan eserleriyle tanınan 20. yüzyılın önemli Japon yazarlarından biri olan Osamu Dazai’nin hayat hikayesine de buradan ulaşabilirsiniz.