Atatürk ve İnönü

Mustafa Kemal Atatürk ile İsmet İnönü’nün arası Atatürk’ün son dönemlerinde açılmıştı. Bu durumu İnönü, Abdi İpekçi’nin yazdığı ” İnönü Atatürk’ü Anlatıyor ” kitabında şöyle anlatıyordu;

İçinde karışıklıkların olduğu, birtakım ciddi meselelerin belirdiği bir sırada idi. Atatürk ile oturmuş, vaziyeti mütalaa ediyorduk. Birden bana şunları söyledi:

” Rejim aleyhtarlarının bir tek ümitleri vardır, bir tek ümitleri kalmıştır: Aramızda çıkacak ihtilaf… Seninle benim aramda çıkacak ihtilaf… İçeride, dışarıda ümit buna bağlanmıştır. Hatırında olsun bu…”

İşte ondan sonra herkes her şeyi her vesile ile söylerdi. Bunlar hiç tesir etmezdi Atatürk’e…Hasta olduktan sonra tesir etmeye başladı. Hastalığı ilerledikten sonra dedikodulardan müteessir olmaya başladı. Benim teşhisim budur.

Atatürk ile birlikte çalışmamızı iki ayrı devrede izah edebilirim. Başlangıçtan hastalığına kadar şöyle olmuştur:

Akşamları biraraya gelir, toplanırız. O coşar, biz coşarız. Meydan okuyucu birtakım konuşmalar olur. Hepimiz katılırız buna… Atatürk dahil şöyle yapalım böyle yapalım diye birtakım kararlar alır ve gece geç vakit dağılırız. Ertesi sabah uyanınca düşünürüm: Dün akşam birtakım şeyler konuştuk, birtakım kararlar aldık… Hemen kalkar Atatürk’e giderim. Onu yatakta iken uyandırırım, oturup konuşuruz. Söylerim: ”Dün akşam biz yine coştuk, şunu yapalım bunu yapalım diye birtakım kararlar aldık. Ama olacak şeyler değil, nasıl yapacağız?” ” Canım sen bildiğini yap” der bana…

Sonra bir devir oldu… Yine aynı şekilde akşamları toplanıp alınmış kararları ertesi sabah görüşmeye gittiğimde artık ” Sen bildiğini yap” demiyordu. Israr ediyordu bu sefer… Asabileşiyordu.

Esaslı bir değişiklik olmuştu Atatürk’te… Doktorlarına sordum. ” Hastalığın bir safhasıdır bu…” dediler. Yani demek istediğim şudur ki, Atatürk’ün sıhhati ciddi olarak bozulduktan sonra sinir hakimiyeti, sinir sükuneti zayıflamıştı. Bu birlikte çalışmalarımızı etkiliyor ve etrafında telkinler yapanlar için ümitli bir hal yaratıyordu.

Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu hakkındaki yazımıza da buradan ulaşabilirsiniz.

Yorumlar

yorumlar

Hakkında Kayıhan Badalıoğlu

Ankara'da doğdum. Eğitimimi TED Ankara Koleji'nde tamamladıktan sonra Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nden Ekonomi bölümünden mezun oldum. Profesyonel kariyerime 1998 yılında bankacılık sektöründe Yönetici Adayı olarak başladım ve 2000-2003 yılları arasında özel sektörde ve yerel yönetimde finans ve dış ticaret alanlarında görevler aldım. 2013 yılına kadar, önde gelen bankacılık kuruluşlarında genel müdürlük, perakende bankacılık, denetim kurulu, iç kontrol başkanlığı ve KOBİ portföy yönetimi gibi çeşitli pozisyonlarda bulundum. 2014 yılından bu yana, küçük ve orta ölçekli işletmelere finans, satış, pazarlama ve iş geliştirme konularında danışmanlık hizmetleri vermekteyim. 2015 yılında Bilgi Üniversitesi'nden Sosyal Medya Uzmanlığı Sertifikası aldım ve bu sayede işletmelere sosyal medya stratejisi, içerik oluşturma ve dijital büyüme konularında, web sitesi yönetimi danışmanlığının yanı sıra rehberlik etme imkanı buldum. Profesyonel çabalarımın ötesinde, lise yıllarımda başlayan müzik tutkumu sürdürmekteyim. Ayrıca, hayatıma denge ve keyif getiren yaratıcı birer çıkış noktası olarak blog yazmaktan ve amatör olarak fotoğraf çekmekten hoşlanıyorum.

İlginizi Çekebilir

Atatürk’ün Hayatındaki Diğer 10 Kasımlar

Bugün cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının 83. yıldönümü. Atamızı rahmet, …

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir